27 Aralık 2016 Salı

Minnoş Bir Bilim Kurgu: K-PAX

"En favori filmin nedir?" sorusuna her zaman çekingenlikle cevap veririm. Çünkü "K-PAX" cevabını alanlardan bu filmi izleyenine rastlamak çok zordur. Benim için 'en huzur dolu bilim kurgu' kategorisinde her zaman bir numara olan bu filmin bu kadar underrated kalması tam anlamıyla bir utanç kaynağı! Hem de başrolünde Kevin Spacey oynarken! Utanın!




Filmimiz kısaca K-PAX adındaki bir gezegenden geldiğini iddia eden bir adamın bir psikiyatri kliniğine getirilmesini ve buradaki insanların ona inanıp inanmamak arasında bocalamalarını anlatıyor. Herhangi bir aksiyon, patlama, müthiş efektler olmadan nasıl olur da bir bilim kurgu filmi bu kadar başarılı olabiliyor?

Özellikle oyunculuklar sonrasında ise diyaloglar sayesinde aksiyona çok da gerek kalmadan bu işi kotarıyor film. Yani atlamalı patlamalı bir film bekliyorsanız boşuna beklemeyin. Ancak hem hayal gücünüzü kullanmak hem de K-PAX denen ütopyayı bir yerlisinden dinlemek için durmayın ve izleyin.


İzleyin ki ben ve benim gibi K-PAX severleranlamsız bakışlarla karşılaşmayalım.

9 Ekim 2016 Pazar

Sınırlar İçinde Özgür Olmak

Doğruyu söylemek gerekirse bir blogum olduğunu unutmuştum. 3 yıl kadar falan. Gerçi bu blogu açarken herhangi bir niyetim de yoktu. İsmini bile on göre seçmiştim "Biri okur diye." Ve bu gece, 3 sene sonra, ismini bile uzun uğraşlar sonunda bulabildiğim yere geri döndüm.

Yazmanın insana iyi gelen bir tarafı var. Bazen düşünceleriniz arasında kaybolurken elinize aldığınız bir kalem ve kağıt saatlerce içinden çıkamadığınız o düşüncelerin küçük bir özetini sunuverir size. Yalnızca kafamı boşaltmak için bile sayfalar doldururum. Kimseye anlatamayacağım, ya da kafamdaki düşünceleri kelimelere tam manasıyla dökemeyeceğim zamanlar kalemim bana yol gösterir. Anlamsız gelen o kelime topluluklarını yalnızca ben çözebilirim çünkü. Bazen ise yazmak bile yeterli olmuyor. Sanırım bu kadar zaman sonra buranın tekrar aklıma gelmesinin sebebi de bu. Düşüncelerim o küçük kağıtlarda kalsın istemiyorum ama aynı anda düşüncelerimden beni tanıyan insanların haberi olsun da istemiyorum. Bu yüzden buraya döküyorum içimdekileri. Belki bulur da biri okur diye.

Bu aralar hiçbir şey hissedemiyorum. Belki de doğru olan budur. Saçma sapan duygulara girip aklımdakileri baskılamak için kendimi kandırmışımdır uzunca bir süre. Hayatın bize neler getireceğini bilemeden yaşadığımızı anlamak insanı o kadar çaresiz bir duruma düşürüyor ki... Yaptığımız planlar, çabalarımız, düşüncelerimiz, kararlarımız... Hepsi yalnızca kendini kandırma çabası benim gözümde. Hayatlarımızın gidişatına kendimiz karar veriyoruz sanıyoruz. Ancak neye karar verirseniz verin ya da ne için çabalarsanız çabalayın nerede olacağınıza, ne yaşayacağınıza hayat kendisi karar veriyor. Bazen izin veriyor planladıklarınızın olmasına. Sonra ortaya çıkardığı ve sizin aklınıza hiç gelmeyen sonuçlarıyla sizi şaşırtıyor. Bazen ise planlarınızdan çok uzağa sürüklüyor sizi. Siz yeni durumu analiz edip yeni kararlar alırken aslında nereye gideceğiniz yine onun elinde oluyor.

Önümüze konulan kısıtlı seçenekler içinde debelenirken özgür olduğumuzu sanıyoruz. Evren, Tanrı ya da hayat... Ne derseniz deyin, bizi bıraktığı küçük kavanozda özgür seçimler yaptığımıza inandırıp oyalamaktan başka bir şey yapmıyor. 

Şu anda durduğum yere nasıl geldim bunun bile farkında değilim. Hayatımın böyle bir çıkmaza gireceğini tahmin bile edemezdim. Daha önce hiç yapmadığım şeyleri normalmiş gibi yaparken yeni bene alışmaya çalışmak, kendi kararlarımı bile sorgularken karşıma çıkan olasılıkları değerlendirmek pek de kolay bir iş değil. Uzun zamandır yeni kararlar alıp bunları uygulamamakla meşgulüm. Çünkü doğru olan ne bilmiyorum. Ya da gerçekten doğru diye bir şey var mı?

Her zaman kendi doğrularımıza göre yargılıyoruz karşımızdakileri. İnsan kendini bile çözmekten acizken nasıl başkalarını yargılayabiliyor aklım almıyor. Doğumumuzdan hatta belki daha öncesinden gelen, bir zincir gibi birbirine bağlanan o anıların hepsini bilmeden, nasıl karşımızdakinin kararlarını yargılayabiliyoruz? Uzun zamandır kendimi dahi yargılamaya korkan biri olarak bunca zaman yaptığım bu hadsizliği bir türlü anlayamıyorum. Gerçi bir şeyleri anlamaya çalışmayı bırakalı uzun zaman oldu. Şimdi tek yaptığım izlemek.

Hayat beni nereye götürecek?
Hiçbir fikrim yok.
Belki de doğru olan budur.

"Hayat siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir." John Lennon