18 Kasım 2012 Pazar

Sallayıp Tutturma ya da İnsan Okuma Sanatı


Eğer eğlencesine tarot kartı aldıysanız ve çevrenizdekiler de bunu öğrendiyse iki seçeneğiniz var demektir: Ya bu tarota bakacaksın ya bu diyardan gideceksin.

İnsanoğlunun bitmek bilmeyen geleceği öğrenme merakı falan diye başlamayacağım bu meseleye. Hepimiz fal neden bakılır biliyoruz sonuçta. Benim için ise fal konusu eğlenceden öteye geçmedi. Fala inanan arkadaşlar için önemli bir duyurum var şimdi; hepsi yalan. Düpedüz uydurma, pardon, insan okuma sanatıdır fal. Sizin “Ay, bir Naciye Abla var, nasıl biliyor her şeyi, inanamazsınız” diye reklamını yaptığınız Naciye Abla var ya, işte o iyi bir falcı değil. İyi bir analizci o. Böylelikle bir iki soru ve gözlemle derdin ne, isteğin ne, neden geldin fal baktırmaya gibi sorulara cevap bulup oradan yürüyor. Sonra siz de ballandıra ballandıra anlatıyorsunuz orada burada.



Tamam, itiraf edeyim, bu fal baktırma işine baya para yatırmışlığım vardır. Bunların hiçbirine inanarak gitmedim ama. Her falcıya gidişimde az çok neler söyleyeceğini biliyordum çünkü;

“Ay kızım, senin için kararmış. Sürekli düşünüyorsun, ama merak etme, ferahlıyorsun yakında. ”

“Aslında işiniz olurmuş ama bir türlü bir araya gelememişsiniz. Onun da gönlü var sende.”

“Geleceğin parlak. İyi bir evlilik yapıyorsun. İki çocuk görüyorum. Biri kız diğeri erkek.”

“Kocanın iyi bir işi olacak. Maddi yönden çok rahatsınız.”

Sürekli bir mükemmel gelecek, sürekli bir mutluluk hali… Gören de mutsuz olacak insanlar fal baktırmıyor sanır. Bunun nedeni ise şu sorunun cevabında:

Bir insan neden fal baktırır?

Tabi ki de içini rahatlatmak için. Falcılar neden hep “her şey çok güzel olacak” diye dolaşan, Pollyanna kılıklı teyzeler oluyor sizce? Fal baktırmaya gelen insanlara sürekli kötü şeyler söyleyen bir falcı tutunabilir mi bu piyasada sanıyorsunuz? Bir kere bu fal baktırmanın amacına aykırı bir durum. Fal baktırmak bir terapi yöntemidir. Gidersiniz, karşınızdaki, aslından hayattan bıkmış, mutsuz teyze size güzel şeyler söyler ve bir süre de olsa geleceğe umutla bakarsınız. Karşılıklı bir yarar söz konusudur yani. O parayı cebe indirir, siz geçici mutluluğun tadını çıkarırsınız.



Gelelim benim fal dünyasındaki durumuma…

Dediğim gibi, fal baktırmayı seviyorum. Bazen sırf karşımdaki ile dalga geçmek için fal baktırdığım da oluyor. Özellikle “Kahve + Fal 5 TL”ciler en sevdiklerim. Adam 5 liraya geleceği söylediğini iddia ediyor arkadaş, var mı ötesi. Gerçi 100 liraya bakan sanki çok güzel söylüyor da, neyse…

Bu eğlenceye “Ya neden hep ben fal baktırıyorum? Arada ben de baksam ya” diye düşünüp tarot kartı alarak bambaşka bir boyut kattım. Açık açık söyleyebilirim ki, fal bakmak fal baktırmaktan daha eğlenceli. Hele umutsuzca salladığınız bir şeyden sonra karşıdakinin kafa sallayarak “Ay, evet, vallahi bildin” demesi bir anda çok ünlü bir medyum havasına girmenizi sağlayabiliyor.

“Tabi bilicem kııız, ben bu işin ustasıyım, ustasııııı.”

Ancak bu fal bakma işi de bir yere kadar eğlendiriyor sizi. Önceleri fal ayağına karşınızdakinin hayatını öğrenmek eğlenceli gelse de bir süre sonra sıkılıyorsunuz. Fal bakıyormuşsun, diyene mırın kırın etmeye başlıyorsunuz. Tabi sizde de bendeki gibi komşularına “Bizim kız tarot bakıyor, her şeyi okuyor valla” diye ününüzü yayan bir anne varsa o mırın kırınlarınız da fayda etmiyor. Oturtuluyorsunuz bir grup kadının arasına ve başlıyor bitmek bilmeyen fal bakma faslı.

Şimdi gerçeği söylemek gerekirse iyi tuttururum. Yok, ben o analizcilerden değilim, bildiğiniz sallayıp tutturanlar grubunda yer alıyorum. Kartlarla beraber verilen, kartların anlamlarının yazdığı kitabı bir kez bile baştan sona okumamışımdır. Genelde resimler üzerinden ya da o an aklıma gelen bir şeyden yola çıkarak sallıyorum. Mesela bir kalbe saplanmış 3 kılıcın olduğu kart mı geldi, “Sen aşk konusunda çok çekmişsin.” Ya da yoksullara sadaka veren bir adamın resmi mi var, “Sen insanlara çok yardım etmişsin ama hiç karşılığını alamamışsın.” Neden? Çünkü hepimiz insanlara çok yardım edip karşılığını alamayanlarız. Kim bu karşılığını vermeyip gidenler? Bilmiyorum ama biz değiliz o kesin.

Baktığımız zaman hepimizin yaşamı aşağı yukarı aynı. Aramızda bir gün mafya ile çatışmaya girip ertesi gün uzaylılar tarafından kaçırılan var mı? 10 olay anlatsan 5’i tutar zaten. Tek yapmanız gereken göz ucuyla karşıdakinin tepkisini ölçüp yakaladığınız noktadan anlatmaya devam etmek. Sonra “Bu insanlar benim fal baktığımı nasıl öğrendi?” diye düşünür durursunuz. Biz Türk milleti bayılırız fala, falcıya… Adınız yayılıverir bir anda. Bir de bu eğlencenizi paraya çevirebilirseniz ohh, değmeyin keyfinize. Ben henüz onu beceremedim ama kötü geçen bir iş hayatı ihtimaline karşı bir altın bilezikmişçesine kenarda tutuyorum bu yeteneğimi.

Bence asla bitmeyecek iki meslek var zaten: Bir doktorluk bir de falcılık… Zaman kaybetmeden öğrenmek lazım.

Sonra "Kız dediydi" dersiniz.